ÖĞRENCİLER CANLARI AVUÇLARINDA TAŞINIYOR

Yayınlanma Son Haberler

Sivil Toplum Örgütleri, ülkemizdeki öğrenci taşımacılığının denetimsizlik nedeniyle güvenli olmadığını belirtti.

 

Eğitim ve trafik kazalarında uzman sivil toplum örgütleri, ülkemizde toplu öğrenci taşımacılığının devletin yeterli denetimi yapmaması nedeniyle güvenli olmadığına dikkat çekti.

Öğrencileri taşıyan otobüslerin büyük çoğunluğunun gerekli standartlara sahip olmadıklarına, yasanın aksine birçok otobüsün öğrenci taşımacılığında kullanılabilecek yaştan büyük olduğuna ve yeterli donanıma sahip olmadığına vurgu yapan sivil toplum örgütleri, yasaya göre olması zorunlu olan emniyet kemerlerinin otobüslerin birçoğunda bulunmadığını, olanların birçoğunda da kullanılamadıklarını söyledi.

Uzmanlar, otobüslerin gerekli muayenesini yapan aletin ülkemizde mevcut olmadığına da vurgu yaparken, otobüslerdeki eksikliğin yanında kara yollarımızın da güvenli olmadığını belirtti.

Uzmanlar, her gün binlerce canının taşındığı otobüslerde devletin etkin denetim yapması gerektiğinin altını çizerek, devletin gerekli denetimi yapmadığını savundu ve öğrencilerin canları avuçlarında okullarına taşındıklarını dile getirdi.

Başel: Her koltukta emniyet kemeri olmalı

Gazetemiz KIBRIS’a konuşan Sosyal Hizmet Uzmanı Barış Başel, ülkemizdeki çocuk taşımacılığı konusundaki tek Türkçe karşılığın “çocuklarımız canları avuçlarında taşınıyor” olduğunu söyledi.

Barış Başel, çocuk taşımacılığında uyulması gerekli olan kriterler dizisi olduğuna dikkat çekerken, şoförlerin her ay düzenli kontrollerden geçirilmeleri ve hatta anti depresan dahi kullanacak olmaları durumunda doktor izni ile kullanmaları gerektiğini kaydetti.

Şoförlerin otobüs kullandıkları sırada dikkatlerinin tam olduğundan emin olunması gerektiğine vurgu yapan Başel, şoförlerin özel eğitimlerden geçerek otobüs kullanmalarının sağlanması gerektiğini belirtti.

Barış Başel, otobüslerde host veya hostes olarak görevlendirilen kişilerin çocuk gelişimi konusunda donanımlı ve trafik güvenliği konusunda uzman kişiler olması gerektiğinin de altını çizdi.

Otobüslere 80 kilometre hızı geçemeyecekleri şekilde takometre konulması gerektiğine değinen Başel, hız sınırını aşan şoförlere en az 2 asgari ücret tutarında ceza kesilmesi gerektiğini ifade etti.

Barış Başel, otobüslerin merdiven yüksekliğinin öğrencilerin öğrenim yaşı gurubuna göre farklı olması gerektiğini de ifade etti.

Her çocuğun oturduğu koltukta emniyet kemeri bulunması gerektiğini söyleyen Başel, ancak emniyet kemerinin sağdan sola değil, omuz ve göğsü güvenceye alacak şekilde dizayn edilmesi gerektiğini dile getirdi.

Barış Başel, ülkemizde günümüzde esasen sol direksiyon olup kapısı sağdayken kaynakla kapısı sol tarafa açılan otobüsler olduğunu ve giriş kapısı oluşturan servis araçları dahil, yapım yılları nedeniyle başka ülkelerde trafikten men edilen otobüslerle çocuklarımızın taşındığını söyledi.

Kriterlerin yasal bir düzenleme ve tüzük olarak hazırlanmaları ve öğrencilerin ulaşım hizmetlerinin alınacağı şoförlerin kriterlere uymalarının şart koşulması gerektiğini kaydeden Başel, öğrencilerin taşımacılık işlerinin siyasi bir rant kapısı haline getirildiğini ancak çocukların can güvenliklerinin hiçbir çıkar ilişkisine mal edilmemesi gerektiğinin altını çizdi.

Barış Başel “bunların tüzük ve yasa maddeleri ile belirlenmesi gerekmektedir. Özellikle bakanlığın sorumluluğunda olan öğrenci taşımacılığında, olası üzücü durum sonucunda ailelerin birçoğunun üst mahkemelere gitme hakkı vardır. Çünkü biz Çocuk Hakları Sözleşmesi’ni kabul eden bir ülkeyiz ve iç hukukumuzun bir parçası olarak saymaktayız. Devlet taşıdığı çocukların can ve beden bütünlüğünden sorumludur. Ailelerin bu konuda bilinçli olmaları ve bunları talep etmeleri önemlidir. Aileler güvenli okul kavramı ve güvenli çocuk taşımacılığı kavramları konusunda daha çok bilgi sahibi olmak durumundadırlar” diye konuştu.

Avcı: Otobüsler güvenli değil

Trafik Kazalarını Önleme Derneği Başkanı Mehmet Avcı, öncelikle her otobüs yolcusunun canını tanımadığı bir şoföre ve hiç bilmediği bir otobüse teslim ettiğini söyledi.

Mehmet Avcı, devletin görevinin canımızı emniyet ettiğimiz otobüslerin standartlarının ve güvenliklerinin en üst düzeyde olmasını sağlamak olduğunu kaydetti.

Otobüslerin teknik muayenelerinden geçmesinin ve şoförlerinin ehliyetlerinin yanında profesyonel sürücü ehliyetinin de olmasının gerektiğini anlatan Avcı, KKTC’de otobüslerin her yıl muayeneden geçmesinin yasal zorunluluk olduğunu, ancak ülkemizde muayene yapacak aletin bulunmadığını açıkladı. Mehmet Avcı, bu nedenle okul otobüslerinin güvenli olduklarını kimsenin ispat edemeyeceğini dile getirdi.

Otobüs kazalarında ölüm veya bir başka deyişle katliam olma riskinin yarı yarıya olduğuna işaret eden Avcı, otobüs yolcularının çarpma veya ani fren anında emniyet kemeri takmalarının can güvenlikleri için şart olduğunu söyledi.

Mehmet Avcı “yasamıza göre yetişkinlerin taşındığı otobüslerde önü boş olan koltukların emniyet kemeri bulunması ve yolcuların bağlı olması gerekmektedir. 4 yıl önce geçen bu yasaya göre ithal edilecek olan tüm otobüslerin tüm koltuklarında emniyet kemeri olması şarttır” diye konuştu.

Yasaya göre okul otobüslerinin 15 yıldan eski olmaları halinde kullanılmaması gerektiğini anlatan Avcı, bu yasanın çok eski olduğunu ve bu yasanın kaldırılmasının veya uygulanmamasının da büyük yanlışlık olduğuna vurgu yaptı.

Mehmet Avcı, öğrenci taşımacılığının çok ciddi bir iş olduğunu, velilerin çocuklarını otobüslerde Milli Eğitim Bakanlığı’na teslim ettiğini ve geri evin kapısına kadar çocukların sorumluluklarının Milli Eğitim Bakanlığı’nda olduğuna işaret etti. Yasaya göre 11 yaşından küçük öğrencilerin bulunduğu otobüslerin muavinsiz taşımacılık yapamayacağına değinen Avcı, polisin de bu konuda üzerine vazife düştüğünü aktardı.

AB ülkelerinde ve Türkiye de hiçbir yolcunun kemer takmadan taşınamayacağını anlatan Mehmet Avcı, özellikle İngiltere’de şoförün yolcuların emniyet kemerlerini taktığından emin olmadan otobüsü hareket ettirmediğini dile getirdi.

Mehmet Avcı, öğrenci taşıyan otobüslerin sözleşmede yer alan otobüsler olup olmadığının kontrolünü bakanlığın yapması gerektiğini bildirdi. Bu konuda okul müdürlerine de görev ve sorumluluk düştüğünü anlatan Avcı, kalitesiz otobüslerin yollarda olmasının devletin suçu olduğunu ve kalitesiz otobüsle yolcu taşıyan şoförlerin yargılanıp caydırıcı cezalar almaları gerektiğini açıkladı. Mehmet Avcı, AB ülkelerinde kalitesiz otobüsle yolcu taşıyan şoförlere güneş yüzü gösterilmediğini söyledi.

Elcil: Taşımacılığa partizanlık bulaştırıldı

KTÖS Genel Sekreteri Şener Elcil, ülkemizde öğrenci taşımacılığının 1980’li yıllardan sonra devlet tarafından yapılmaya başlandığını söyledi.

Şener Elcil, günümüzde 720 araçla öğrencilerin okullara taşındığını kaydetti. Ülkemizde öğrenci taşımacılığının süreç içerisinde keyfi bir şekilde geliştiğini ifade eden Elcil, öğrenci taşımacığı standartlarını uygun hale getirebilmek için hiçbir tedbir alınmadığını bildirdi.

Şener Elcil, sadece 2005 ve 2006 yıllarında otobüslerde refakatçi konusunda önlem alınmaya çalışıldığını ancak onun da yetersiz kaldığını ve otobüslerde refakatçinin sadece okul öncesi ve ilkokullarda bulunduğunu anlattı. Elcil, ortaokul ve lise öğrencilerini taşıyan otobüslerde refakatçinin halen bulunmadığını dile getirdi.

Şener Elcil, Toplu Taşımacılık Tüzüğü’ne göre orta ve lise öğrencilerini de taşıyan otobüslerde de refakatçi olması gerektiğini bildirdi.

Ülkemizde öğrenci taşımacılığı için yılda 28 milyon TL ayrıldığını kaydeden Elcil, fakat bu sektörün hâlâ yeterli olmadığını söyledi.

Şener Elcil, öğrenci taşıyan otobüslerin hâlâ herhangi bir standartları olmadığını, taşımacılığın halen kayıtsız, muayenesiz ve plakasız otobüslerde yapıldığından şikâyet etti.

Bazı şoförlerin 70 yaş üzerinde olduğuna da değinen Elcil, birçok otobüsün 20 yaşın üzerinde olduğunu ve hatta Ziyamet’te 1967 model bir otobüsle öğrencilerin taşındığını belirtti.

Şener Elcil, öğrenci taşıyan otobüslerin aynı renk olması gerektiğini ve öğrenci taşıdığı ile ilgili ibarelerinin bulunması gerektiğini dile getirdi.

Öğrencilerin otobüsle taşımacılığına da partizanlık bulaştırıldığını ifade eden Elcil, “hükümet değişince başka şoför gelir, bu seferde kavga ederler” dedi.

Şener Elcil, şoförlerin haklı oldukları birçok konuda bulunduğunu, sözleşmelerinin zamanında yapılmadığını ve kısa süreli yapıldıklarını dile getirdi.

Sözleşmelerin geç ve kısa süreli yapılması nedeniyle oluşan güvensizlik ortamının şoförlerin yatırım yapıp otobüslerini yenileyemediklerini söyleyen Elcil, ülkemizde öğrenci taşımacılığının tamamen keyfi ve “Allah’a emanet” olduğunu kaydetti.

Şener Elcil, birçok AB ülkesinde otobüslerde kemer takma zorunluluğu dahi olduğuna vurgu yaptı. AB ülkelerinde de eski otobüsler bulunduğunu ancak bu otobüslerin standartlarının yükseltildiğini aktardı.

Bu yaşananların Milli Eğitim Bakanlığı’nın ve hükümetin sorumsuzluğundan kaynaklandığını öne süren Elcil, polisin de bu eksikliklere göz yumduğunu belirtti.

Eylem: Denetimsizliğin acısını bizler çekiyoruz

Kıbrıs Türk Orta Eğitim ve Öğretmenler Sendikası (KTOEÖS) Başkanı Selma Eylem, ülkemizdeki öğrenci taşımacılığının güvenli olmadığını söyledi.

Selma Eylem, trafikte öğrencilerin taşındığı otobüslerin yanında bu otobüslerin kullandıkları yolların da güveli olması gerektiğine dikkat çekti.

Öğrenci taşıyan araçların gerekli donanıma sahip olmaları ve bu otobüslerin ve şoförlerinin düzenli bir şekilde denetlenmeleri gerektiğine dikkat çeken Eylem, bazı taşımacılık şirketlerinin bakanlıkla yaptıkları sözleşmenin dışındaki plakalardaki otobüslerle veya şoförlerle öğrencileri taşıdıklarına şahit olduklarını bildirdi.

Selma Eylem, Milli Eğitim Bakanlığı’nın bu konu ile ilgili yaptığı denetimin yetersiz olduğunu dile getirdi.

Öğrenci taşıyan otobüslerde emniyet kemeri olmasının zorunlu olması gerektiğini anlatan Eylem, Güney Kıbrıs’ta emniyet kemeri olmayan otobüslerde öğrenci taşınamadığına vurgu yaptı.

Selma Eylem, öğrenci taşıyan bazı otobüslerin kapasitelerinin üzerinde yolcu almasıyla birçok kez karşılaştıklarını ifade etti. Orta ve lise öğrencilerinin taşındığı otobüslerin büyük çoğunluğunda bir refakatçi bulunmamasını da eleştiren Eylem, 1990’lı yıllarda refakatçisi bulunmayan bir otobüsten inen ortaokul öğrencisinin yaşadığı kazayla hayatını kaybettiğini hatırlattı.

Selma Eylem, ülkemizde insan hayatına yeteri kadar değer verilmediğini dile getirdi. Yaşanan üzücü kazalara rağmen devletin herhangi bir tedbir almadığından yakınan Eylem, geçtiğimiz aylarda Girne Dağ Yolu’nda trafik kazasında hayatını kaybeden öğrencileri işaret ederek kara yollarında alt yapı eksiklikleri olduğuna vurgu yaptı.

Selma Eylem, Dağ Yolu’ndaki acı kazadan bu yana hiçbir tedbir alınmadığından ve yolda değişen hiçbir şey olmadığından yakındı. Yasa tanımazlığın ülkemizde artarak devam ettiğini anlatan Eylem, tüm bunların acı sonuçlarını halkın ve öğrencilerin yaşadığını kaydetti. Selma Eylem, devlet tarafından yeni acılar yaşanmaması için etkin önlemler alınması gerektiğinin altını çizerek sözlerine son verdi.

 

 

Trafik Kazalarını Önleme Derneği